17 Şubat 2011 Perşembe

Girdiği gibi çıkmıyo tabii...


Gerçekten seviyordum… Şimdi buna buna ben bile gülüyorum…
İzliyordum… Alıştırmak için kendime, her birini izliyordum.
Kendimi kaybediyordum. Kaybetmemek için haklı nedenler yarattım artık…
Kendimden bir şey buluyordum. Elmanın diğer yarısı yapmaya da bu kadar çalışmaz ki bir insan…
Sonra onu da kaybediyordum. Hayatta sonsuza kadar sürmeyenlerin başında gelmez mi bu tür şeyler zaten…
Takdir ediyordum. Hayran olmak da kendimi bağlamak için bir nedendi çünkü…
Değer veriyordum. Yakınımdakilerden daha yakın kimse olamazmış akıllandım sonunda…
Özeniyordum. E japonlara da özeniyorum artık, çok da anormal değil bu…
Küsüyordum. İçimden, çaktırmadan… bağırıp çağırmakmış erdem, onu da öğrendim… sanırım…
Hayal kuruyordum. Köreltmesi en zor kısım bu oldu ama, son bir deneyimle yerle bir olacak kıvama getirdim.
Umut ediyordum. Artık bunu başkaları için yapıyorum…
Güveniyordum. Irsi bir sorunmuş bu bizde… tedavi oluyorum.
İçime çekiyordum. Koku ne tehlikeliymiş meğer, burnumu kullanmama konusunda da eğitim alacağım.
Gülüyordum. Acı tatlı her şeye gülmeye devam edeceğim de gözlerim bi pis bakacak orası kesin…
Düşünüyordum. Farkındalı düşüncesizliği kontrolüme almak için meditasyon yapmam gerekiyormuş… bu bana göre değil…
Kırılıyordum... Süre git gide azalıyor… şu anda 2 haftada…

Ne çok özledim elini, yüzünü, kolunu… hiç yetmedi…

kendimden alıntı var...